Yaklaşık 280 günlük bir sürenin ardından kucağınıza aldığınız bebeÄŸiniz , doÄŸumdan 18 dakika sonra ortama ve uyarıcılara uyum saÄŸlamaya, alışmaya baÅŸlar. DoÄŸumdan itibaren 1.ayın sonuna kadar olan dönemde bebek yeni doÄŸan olarak adlandırılır. DoÄŸumun gerçekleÅŸmesiyle aÄŸlamaya baÅŸlayan bebek ilk tepkisini verir,bunun baÅŸlıca nedeni bebeÄŸin artık akciÄŸer solunumu yapmaya baÅŸlamasıdır. Oksijen yakıcı bir maddedir. Yeni doÄŸan bebeÄŸin aldığı nefesle ciÄŸerlerinin yanması ve buna karşılık aÄŸlaması, onun hayata tutunduÄŸunun bir göstergesidir. DoÄŸum tamamlanır tamamlanmaz bebeÄŸin ağız ve boÄŸazındakiler doktor tarafından temizlenir, enfeksiyona karşı koruma saÄŸlamak için gözlerine özel bir solüsyon damlatılır.
YENÄ° DOÄžAN BEBEĞİN ÖZELLÄ°KLERÄ°
*Yeni doÄŸan bebeklerin baÅŸ kemikleri arasında boÅŸluklar vardır.Bu boÅŸluklara bıngıldak (fontanel) denir. Bıngıldakların esas amacı doÄŸumu kolaylaÅŸtırmaktır.DoÄŸumda 6 tane olan bıngıldaklar yumBalıkesir bir yapıdadır.Bunlardan en büyüÄŸü ve en önemli olanı başın tepe kısmındadır.Yanda ve arkada olan bıngıldaklar doÄŸumdan sonra kapanırken büyük bıngıldak genellikle 12-15. aylarda kapanır.Bu süre içinde bebeÄŸin başına darbe almaması hayati önem taşır.
*Yeni doÄŸan bebeklerin boyu cinsiyete göre farklılık gösterir. Erkek bebekler genellikle 50-52 cm iken kız bebekler 48-50 cm arasında doÄŸar. 280 günü tamamlayarak doÄŸan bir bebeÄŸin kilosu, 2800-3500 gr civarındadır. Fakat normal zamanını tamamladığı halde 2500 gr altında doÄŸan bebekler vardır ki bu bebeklere düÅŸük doÄŸum ağırlıklı bebek denir. Yeni doÄŸan bebekler ilk 2-3 günde kilo kaybına uÄŸrarlar bunun nedeni; ter, dışkı ve idrar yoluyla su kaybına uÄŸramasıdır. Anne sütü alan bir bebek kısa sürede eski kilosuna ulaÅŸabilir.
*DoÄŸumda plasentanın kesilmesiyle bebekte kalan göbek bağı yaklaşık 1-2 hafta içinde kurur ve düÅŸer.Bu süre içinde düzenli olarak pansuman yapılması ve kesinlikle bağın kendisi tarafından düÅŸmesi beklenmelidir.Göbek bağı tamamen düÅŸmeden bebeÄŸin küvette yıkanmaması tercih edilir. Bunu nedeni göbek bağının kuruyup daha çabuk düÅŸmesini saÄŸlamaktır.
*Bebek ilk doÄŸduÄŸunda cildi yaÄŸlı bir madde ile kaplıdır.Bu maddeye verniks kazeoza denir ve 48 saat içinde deri tarafından emilir. (Bu maddenin bebek için çok saÄŸlıklı olduÄŸunu, bazı ailelerin deri tarafından emilene kadar bebeklerini yıkatmadıklarını okumuÅŸtum.)
*Yeni doÄŸanın kemikleri henüz kıkırdak halindedir ve kemikleÅŸme zaman içerisinde gerçekleÅŸir. DüÅŸme ve çarpmalara karşı ekstra dikkat isteyen bir dönem olduÄŸu unutulmamalıdır.
*Yeni doÄŸan döneminde gözlerin birbirine uyumu (eÅŸgüdümlü bakış) birkaç ay sonra gerçekleÅŸir. Bu nedenle ilk zamanlar gözlerdeki ÅŸaşılık normal karşılanır.
*Yeni doÄŸanda dış kulak çok iyi geliÅŸmiÅŸ durumdadır. Seslerin ÅŸiddetine göre tepki verirler.
*Bu dönemden itibaren bebekler insanların yüzlerini uzun uzun incelemekten zevk alırlar, annelerinin seslerini diÄŸer insanlardan ayırmaya ve bu sese tepki vermeye baÅŸlarlar. EÄŸer bebeÄŸinizi çıkardığı anlamsız seslere onunla birlikte eÅŸlik ederseniz, ÅŸarkılar mırıldanıp onunla konuÅŸursanız aranızdaki iletiÅŸimin kuvvetlendiÄŸini göreceksiniz.
*BebeÄŸin emzirilmesi yaÅŸama tutunabilmesi açısından çok büyük önem taşır. Salgılanan ilk süte kolostrum denir ve bebek için en deÄŸerli süttür. Sarı koyu kıvamlı bir sıvıdır ve bazı aileler bebeÄŸe verilmemesini doÄŸru buldukları için o sütü sağıp atarlar. Yapılabilecek en büyük hatalardan birisidir ve özellikle üzerinde duruyorum ki yeni doÄŸan için çok kıymetlidir!
*Yeni doÄŸan bebek henüz dış ortama uyum saÄŸlayamadığı için daha fazla üÅŸüyebilir.Özellikle eller ve ayaklar patik ve eldivenle sıcak tutulmaya çalışılmalıdır.Başı üÅŸümemesi için de ÅŸapka giydirilebilir fakat sürekli ÅŸapka kullanmak bebeÄŸin saçlı derisinde konak denilen oluÅŸumlara neden olabilir.Giyim konusunda dikkat etmeniz gereken en önemli konu pamuklu kıyafetler seçmenizin yararlı olacağıdır.
*Bu dönemde bebeÄŸinizin saÄŸlığı açısından dikkat etmeniz gereken bir konu da pamukçuk ve ağız yaraları. Anne memesini ılık suyla temizleyip bebeÄŸe verilmesi, memelerin temiz tutulması,biberon ve emziÄŸin iyice kaynatılması ,memeden veya mamadan sonra bebeÄŸe su içirilmesi ( ağızda kalan süt artıklarının temizlenmesi için ) veya ıslak bir tülbentle aÄŸzının temizlenmesi bir çeÅŸit mantar hastalığı olan pamukçuk ve benzeri ağız yaralarını önleyecektir.
Bebeklik dönemi bebeÄŸin 0-12 aylar arasındaki yaÅŸam aralığını kapsar. Bu dönem kendi içinde yeni doÄŸan ve yeni doÄŸan sonrası dönemi olarak sınıflandırılır.
Yeni doÄŸan dönemi: Bebeklik döneminin ilk dört haftalık (0-28. günler) bölümü yeni doÄŸan dönemi olarak adlandırılır. Bebek doÄŸduÄŸunda boyu 45-55 cm arasında, kütlesi 3,2 (± 0,6) kg dolaylarındadır. Bebek doÄŸumla birlikte anne karnındaki güvenli ortamdan ayrılmış, dış dünya ile karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle bebeÄŸin iyi beslenmesi ve hastalıklara karşı korunması gerekir.
Bebek doÄŸduktan sonra sürekli büyüme ve geliÅŸme gösterir. Anneye tam olarak bağımlıdır. Zamanın çoÄŸunu uyuyarak geçirir. Ancak acıkınca ya da sorunu olunca uyanır. Doyurulup sıkıntısı giderilince yeniden uykuya dalar. Ä°lk hafta sonunda göbeÄŸi düÅŸer. Kol ve bacaklarını hareket ettirir. Başını dik tutamaz, ışığı görür ancak cisimleri göremez. Çevreyle ilgilenme özelliÄŸi geliÅŸmemiÅŸtir. Emme ve tutma gibi refleksler gösterir. Gürültüden etkilenebilir.
Yeni doÄŸan sonrası dönem: BebeÄŸin 5-52 haftalar arasındaki yaÅŸam dönemidir. Bebek sürekli ve hızlı bir ÅŸekilde fiziksel, ruhsal olarak büyüme ve geliÅŸme gösterir. Anneye bağımlıdır.
Üç aylık bebekte beyin, omurilik ve kas geliÅŸimi, kütle artışı, boy uzamasıyla birlikte istemli hareketler baÅŸlar. Başını dik tutabilir, uzatılan cismi yakalayabilir. Gülümser, mutluluk ifade eden sesler çıkarır. Annesini tanır. Sesini duyar duymaz başını sesin geldiÄŸi yöne çevirir, ses verir. Ä°lk aylarda annenin verdiÄŸi sevgi, ileriki dönemlerde çocuÄŸun çevresine uyumunu saÄŸlar, kiÅŸiliÄŸini kazanmasında önemli rol oynar.
Dört aylık bebek sırtüstü yatarken başını kaldırıp yan dönebilir. Önündeki nesneleri aÄŸzına götürür. HoÅŸuna giden oyuncak verilirse güler, elinden alınırsa aÄŸlar.
Altı aylık bebek çıngıraklı ve zilli oyuncaklardan hoÅŸlanır. Oyuncakları bir elinden diÄŸer eline geçirebilir. Sesli harfleri tekrarlar.
Yedi aylık bebek yardımsız oturabilir. Yüzükoyun durumda iken önündeki cismi yakalamak için uzanır. “Ba-ba, ma-ma, da-da” gibi iki heceli sesler çıkarır.
Sekiz aylık bebekler elleriyle bir yere tutunarak ayakta durabilir.
Dokuz aylık bebek iÅŸaret parmağını objeleri göstermek için kullanır. “HoÅŸçakal” anlamına gelen el hareketlerini yapabilir.
On aylık bebek bir yerden tutunarak kendisi ayaÄŸa kalkabilir. “Baba, dede, anne” gibi sözcükleri tekrarlar. 12 aylık bebekler top gibi basit oyuncaklarla ilgilenir. Sevgisini belli eder. Tekrarladığı kelime sayısı artar. Yürüyebilir.
Annenin sevgi ve bakımı bebeÄŸin güven duygusunu geliÅŸtirir. Bebek bir yıl içinde tam bağımlı durumdan yürüyebilen, konuÅŸabilen bir varlık hâline gelir. Bu dönem bebeÄŸin dış dünyaya uyum çabalarının en yoÄŸun olduÄŸu, çevrenin olumsuz etkilerinden en çok zarar görebileceÄŸi dönemlerden biridir. Bu dönemde hastalıklara karşı oldukça duyarlı ve korunmasızdır. Bu nedenle bebeÄŸin saÄŸlıklı geliÅŸimi, özel bir bakım gerektirir. Beslenmesi ve temizliÄŸine özen gösterilmezse, aşıları zamanında yapılmazsa kolayca hastalanır ve ölebilir.
Bebek ölümleri ülkelerin saÄŸlık durumlarını gösterir. Bir ülkede bebek ölüm hızı ne kadar yüksekse, ülkenin saÄŸlık düzeyi o oranda düÅŸük demektir.
ÇOCUKLUK DÖNEMÄ°
Çocukluk dönemi 1-6 yaÅŸlar arasındaki yaÅŸam aralığını kapsar. Çocukluk dönemi özerklik ve oyun dönemi olmak üzere ikiye ayrılır.
Özerklik dönemi (anal dönem): 1-3 yaÅŸlar arasındaki yaÅŸam dönemidir. Bu dönemde çocuk enerjik ve hareketlidir. Yürür, koÅŸar, tırmanır, zıplar ve atlar. Kısacası tüm kaslarının yetilerini sonuna dek dener. Dışkılama-nın kontrolünden sorumlu kaslar da bu dönemde geliÅŸir. Bardak tutma, kaşığı aÄŸzına götürme gibi daha ince beceri isteyen davranışların kontrolünü kazanır.
Merak, özerklik dönemi çocuÄŸunun en belirgin özelliÄŸidir. Kendini, bedenini, yeteneklerini ve çevreyi tanımaya çalışır. KonuÅŸmaya, sözcükleri kullanmaya baÅŸlar. Çevreyle olan iletiÅŸimini artırır. Çok soru sorar. Büyük-küçük, sıcak-soÄŸuk, az-çok gibi kavramları öÄŸrenir. HerÅŸeyi kendisi yapmak ister. Hiçbir kural ve kısıtlamanın olmamasını bekler. Aslında bu dönem kural ve kısıtlamaların da baÅŸladığı bir dönemdir. Yemek, tuvalet, uyku alışkanlıklarının düzenlenmesi zaman zaman anne çocuk arasında çatışmalara neden olabilir. Baskıcı ya da aşırı gevÅŸek tutum yerine sevgi ve kararlılıkla yapılan uygulamalar, her zaman daha baÅŸarılı, istendik sonuçlar vermektedir.
Oyun dönemi (okul öncesi dönem): 3-6 yaÅŸ arasındaki yaÅŸam aralığıdır. ÇocukluÄŸun en renkli dönemlerinden biridir. Bu dönemde çocuk cıvıl cıvıl ve yaÅŸam doludur. Sokulgan ve sevimlidir. Durmadan sorar. “Anne bu ne?”, “Baba bunun adı ne?”, “Neden?”, “Niçin?” gibi soruların sonu gelmez. Her ÅŸeyi bilmek, tanımak ister. Durmadan konuÅŸup sBalıkesirÄŸu gibi gün boyu yorulmadan ve sıkılmadan oynar. Yaşıtlarıyla iliÅŸki kurmaya, birlikte oynamaya ve paylaÅŸmaya yatkındır. Grup oyunlarından zevk alır.
Özerklik dönemindeki inatçı çocuk bu dönemde söz dinleyen birine dönüÅŸür. Kalem, makas kullanarak çizim ve kesim yapabilir. Kendi iÅŸini kendi yapmayı sever. Üstünü giyip çıkarabilir. Yemek yeme, tuvalete gitme, el ve yüz temizliÄŸi gibi iÅŸleri çok az yardımla baÅŸarabilir. GiriÅŸken ve yardıma hazırdır. Yaramazlıkları etrafı rahatsız etmeyen sevimli yaramazlıklardır. Hep “Ben!”, “Benim o!” diyen iki yaÅŸ çocuÄŸunun yerini “Ben de”, “Bizim” diyen toplumsal bir çocuk alır.
Oyun döneminde masallara, öykülere ve çizgi filmlere ilgi baÅŸlar. Renkleri tanır. Resimli kitaplardan hoÅŸlanır. Bu dönemde çocuÄŸun çok canlı hayal gücü vardır. Bu nedenle korkulu öykülerden hemen etkilenir. Cinler, hortlaklar onun için gerçek varlıklardır. Duyduklarını abartır, gerçekle gerçek olmayanı karıştırır.
Bu dönemin önemli özelliklerinden biri de çocuÄŸun cinsiyetinin farkına varması ve anne ya da babaya benzeme çabasıdır. Bu yaÅŸlarda kız çocuÄŸu anneye hayrandır, ona benzemeyi, beÄŸenisini kazanmayı ister. Onun bilezik, kolye gibi süs eÅŸyalarını kullanmayı sever, “Tırnaklarımı boya.” diye tutturur.
Kız çocuk bir yandan anneye benzemeye çalışırken diÄŸer yandan babayı ondan kıskanır. OÄŸlan da babaya benzemenin yanı sıra anneye babadan daha yakın olmayı ister. Bu durum gelecekte kızların anne ve kadın, oÄŸlanların ise baba ve erkek özelliklerini benimsemelerini saÄŸlar. Bu konuda çocuk çok engellenir ya da çok desteklenirse gelecek yaÅŸamı olumsuz yönde etkilenir.
Oyun dönemi öÄŸrenme ve iÅŸ birliÄŸi yapmanın geliÅŸtiÄŸi dönemdir. GeleceÄŸin saÄŸlıklı bireylerinin yetiÅŸmesinde önemli bir aÅŸamadır.
Çocukların hastalıklarını sadece tedavi edici hekimlik ile önlemek mümkün deÄŸildir. Bugün için bütün dünyada koruyucu hekimlik giderek önem kazanan bir konu olmuÅŸtur. Koruyucu hekimlik anne karnından baÅŸlayarak 18 yaşın sonuna kadar devem eden bir süreçtir.
Düzenli gebelik izlemi, genetik danışmanlık, uygun doÄŸum koÅŸulları, yenidoÄŸan bakımı, tarama testleri, anne sütüyle beslenme, ek gıdaların baÅŸlanması, aşılama, psikomotor geliÅŸim, büyümenin izlenmesi, annelerin bilinçlendirilmesi ve çocukların eÄŸitimi koruyucu hekimlik kapsamına girmektedir.
Çocuk saÄŸlığı ve hastalıkları doktorlarının esas amacı çocukların saÄŸlıklı büyüme ve geliÅŸmesi açısından kendi potansiyellerini kazanmasını ve olgun bir eriÅŸkin olmasını saÄŸlamaktır. Bunun esas yolu çocukların belli aralıklarla düzenli olarak izlenmesidir. Çocukların düzenli takip edilmesi çocuk ölümlerini azaltır, hastalıkları, sakatlıkları önler, çocukların genetik olarak sahip oldukları büyüme ve geliÅŸmeyi yakalamasına ve saÄŸlıklı üretken eriÅŸkinler olmasını saÄŸlar.
BÜYÜMENÄ°N Ä°ZLENMESÄ°
Büyüme anne karnında döllenme ile baÅŸlayan ve adölesan döneminin sonuna kadar devam eden bir süreçtir. Büyüme potansiyeli çocuÄŸun genetik yapısına, hormonal yapıya, çevresel (beslenme) faktörlere ve psikososyal etmenlere baÄŸlı olarak farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca saÄŸlıklı bir büyüme için vücuttaki tüm organların da (kalp, akciÄŸerler, böbrek) saÄŸlıklı olarak çalışması gerekmektedir. Büyüme iki dönemde gerçekleÅŸir. Birincisi anne karnında intrauterin dönemdeki büyüme, diÄŸeri bebek doÄŸduktan sonraki büyümedir. Anne karnında bebeÄŸin büyümesi anneye ve bebeÄŸe ait faktörlere baÄŸlı olarak farklılık gösterir. DoÄŸumdan sonraki büyümede ise bebeklerin ve çocukların büyüme hızları farklı yaÅŸ dönemlerinde farklı hızlarda seyreder. DoÄŸum sonrası süreçte büyüme süt çocukluÄŸu, çocukluk çağı ve ergenlik olarak üç dönemde izlenir. Her bir dönemde büyüme hızı farklılık gösterir. Süt çocukluÄŸu döneminde büyüme çocukluk çağından farklıdır ve bu dönemde beslenmenin büyüme üzerine etkisi fazladır.
Büyümenin izlenmesi çocuk saÄŸlığı ve hastalık bölümünün en önemli pratiklerinden biridir. Bir çocuk hangi nedenle doktora gelirse gelsin mutlaka büyümesi deÄŸerlendirilmelidir. Böylece o anki geliÅŸim ve beslenme düzeyi saptanabildiÄŸi gibi daha önceki ölçümlerle kıyaslanarak zaman içinde beklenen hızda büyümenin olup olmadığı veya beslenmenin düzenli yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. Bunun için ölçümlerin son derece dikkatli ve doÄŸru yapılması gerekmektedir. Bir çocuÄŸun saÄŸlığını olumsuz etkileyen herhangi bir durum onun büyüme geliÅŸmesini olumsuz olarak etkileyeceÄŸi için çocuların büyümesi düzenli aralıklarla mutlaka takip edilmelidir. ÇocuÄŸun büyümesinin normal sınırlar içerisinde seyrettemesi onun saÄŸlığının iyi olduÄŸunun bir göstergesidir.
Çocukların büyümesinin izlenmesinde düzenli aralıklarla yapılan vücut ölçümleri (antropometrik ölçümler) kullanılır. Vücut ağırlığı, boy ve baÅŸ çevresi ölçümleri en sık kullanılan antropometrik ölçümlerdir. Bu ölçümlerin yapılması zor deÄŸildir. Ama mutlaka titizlikle ve doÄŸru bir ÅŸekilde yapılmalıdır. Tek bir ölçümden daha çok takip eden ve düzenli aralıklarla yapılan ölçümler daha güvenilirdir. DeÄŸiÅŸik kiÅŸiler ve deÄŸiÅŸik aygıtlarla yapılan ölçümlerde hata oranı yüksektir. Bu nedenle bir çocucuÄŸun büyüme parametreleri mümkün olduÄŸunca aynı kiÅŸi tarafından ve uygun aygıtlarla yapılmalı, düzenli aralıklarla doktor kontrolleri gerçekleÅŸtirilmelidir. Genel olarak çocukların poliklinik takipleri doÄŸumdan sonraki ilk 24-48 saatten sonra 5. ve 15 günlerde, ilk 6 ay aylık,6-24 ay arasında 3 ay, 2-3 yaÅŸ arası 6 ay arayla 3 yaÅŸtan sonra isee yıllık olarak yapılmalıdır.
Atropometrik Ölçümlerin Yapılışı
Vücut Ağırlığı Ölçümü: En sık kullanılan antropometrik ölçümdür. Tartı iÅŸlemi öncesinde tartının kalibrasyonu doÄŸru, koyulduÄŸu yüzey düzgün olmalıdır. Bebeklerin ve küçük çocukların ölçümleri yatarak veya oturarak bebek terazilerinde yapılır. Bebek tartılacağı zaman mutlaka çıplak olmalıdır. 2 yaÅŸ sonrasında çocuklar ayakta basküllerde tartılabilir. YenidoÄŸan bir bebeÄŸin ortamla ağırlığı 3200-3300 gr dır. DoÄŸumdan sonra 4. Ayda 2 katına, 1 yaÅŸta 3 katına ulaşır. Vücut ağırlığı kısa zaman içinde çok büyük deÄŸiÅŸiklikler gösterdiÄŸi için büyümenin izlenmesinde çok duyarlıdır. ÇocuÄŸun yaşına göre ağırlığı hem kısa süreli hem de uzun süreli beslenme bozukluÄŸundan etkilendiÄŸi için hem o anki hem de geçmiÅŸteki beslenme durumunu gösterir.
Boy Ölçümü :Boy ölçümü 2 yaÅŸa kadar olan çocuklarda yatarak baÅŸ-ayak tahtası aletleriyle yapılır. 2 yaşından sonra boy ölçümü ayakta yapılabilir. Ayakta yapılan ölçümler yatarak olan ölçümlere göre 2 cm kısa çıkabilir. YenidoÄŸan bir bebeÄŸin boyu yaklaşık 50 cm dir. Ä°lk 1 yıl içerinde 25 cm, 1-2 yıl arasında 12 cm, 2-3 yaÅŸ arasında 9 cm, 3-5 yaÅŸ arasında 7 cm uzar. Daha sonra puberteye kadar 5-6 cm artışlar gösterir. Boy uzaması yetersiz beslenme ve enfeksiyonların uzun sürdüÄŸü durumlarda etkilenir. Bu nedenle hastanın o andaki deÄŸil geçmiÅŸteki genel saÄŸlık durumunun göstergesidir.
BaÅŸ Çevresi : BaÅŸ çevresi ölçümü başın en geniÅŸ yerinden ve esnemeyen bir mezura kullanılarak yapılır. Alın ortasından ve başın arka kısmının en çıkıntılı yerinden geçecek ÅŸekilde ölçülür. Ölçüm yapılırken baÅŸ sabit tutulmalı mezur kulakların altından geçmeli ve başın herhangi bir yerinde ÅŸiÅŸlik varsa dikkatli ölçüm yapılmalıdır. DoÄŸumda bebeklerin baÅŸ çevresi ortalama 34-35 cm dir. Hayatın ilk 1 yılında baÅŸ çevresindeki artış belirgindir. Çocuk 2 yaşına geldiÄŸinde eriÅŸkin baÅŸ çevresinin%90’nına ulaÅŸmış olur.
Büyümesinin doÄŸru bir ÅŸekilde deÄŸerlendirilebilmesi için çocuÄŸun bulunduÄŸu toplumdaki saÄŸlıklı çocuklardan yapılan ölçümlerden oluÅŸturulmuÅŸ büyüme eÄŸrilerinden yararlanılır. Boy ,ağırlık ve baÅŸ çevresi için ayrı ayrı standart büyüme eÄŸriler bulunmaktadır. Ayrıca erkek ve kız her iki cins için farklı büyüme eÄŸrileri kullanılır. Türk çocuklarında Prof. Dr. Olcay Neyzi ve arkadaÅŸları tarafından oluÅŸturulmuÅŸ olan, cinse ve yaÅŸa göre ağırlığın, boyun ve baÅŸ çevresinin deÄŸerlendirilmesini saÄŸlayan büyüme eÄŸrileri kullanılır. Tablo 1-2-3-4 Büyüme eÄŸrilerinin yatay eksenine yaÅŸ, dikey eksenine ise ölçüm deÄŸerleri konur. Standart büyüme eÄŸrileri % 3-10-25-50-75-97 arasında deÄŸiÅŸir. % 3-97 arası deÄŸerler normalin alt ve üst sınırı olarak tanımlanır.
Bir çocuÄŸun muayenesi ve antrpometrik ölçümleri yapıldıktan sonra elde edilen deÄŸerler büyüme eÄŸrisi üzerinde iÅŸaretlenir. Tabiki önce kronolojik yaşı hesaplanır. Daha sonra yaşına uygun olarak standart büyüme eÄŸrilerine bakılarak uygun iÅŸaretleme yapılır. Düzenli aralıklarla yapılan ölçümler standart büyüme eÄŸrileri üzerine iÅŸaretlenir ve bunlar birleÅŸtirilir. Böylece çocuÄŸun büyüme eÄŸrisi ortaya çıkmış olur. Normalde çocuÄŸun büyüme eÄŸrisi %3-97 arasında seyreder ve standart eÄŸrilere paralel gider. Büyüme eÄŸrisinin alt ve üst sınırlar dışında kalması veya yatık, düz ve aÅŸağı doÄŸru eÄŸimli olması patolojik bir durum olduÄŸunu gösterir. Büyümenin deÄŸerlendirilmesi beslenme yetersizliÄŸi (düÅŸük kilo, kısa boy) veya fazla kilolu vakaların belirlenmesini saÄŸlar. Büyümenin düzenli takip edilmesi ise malnutrüsyon geliÅŸmeden büyüme duraksamasını, obezite geliÅŸmeden aşırı hızlı kilo alımını saptamaya yarar. Böylece erken müdahaleye olanak saÄŸlar. Ayrıca doÄŸru beslenmeyi destekler, bakım veren kiÅŸinin eÄŸitimini saÄŸlar. Bunun dışında büyümesi düzenli aralıklarla takip edilen çocuÄŸa diÄŸer koruyucu hekimlik hizmetleri sunulmuÅŸ olur.
AÅžI TAKÄ°BÄ°
Çocuk saÄŸlığı izleminde koruyucu hekimlik hizmetleri içerisinde en önemli olanlardan biri de aşılamadır. Ä°nsanlık tarihinde aşılama insan saÄŸlığının iyileÅŸtirilmesinde en önemli adımlardan biri olmuÅŸtur. Aşılama bireyleri hastalıklardan ve neden olan komplikasyonlarından korur. Ayrıca hastalığa neden olan mikroorganizmaların yayılmasını önleyerek aşılanmamış bireyleri ve toplum saÄŸlığının da korunmasını saÄŸlar. Bugün bütün dünyada aşılama ile her yıl 3 milyon çocuÄŸun hayatı kurtulmaktadır. Kısacası aşı ile bağışıklama 20. yüzyılın en önemli saÄŸlık zaferidir.
Virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma yeteneklerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkisinin ortadan kaldırılarak saÄŸlam kiÅŸilere verilmesi için geliÅŸtirilen biyolojik maddelere aşı denir. Aşıların etki mekanizması doÄŸal hastalığa benzer, her ikisi de bağışıklık sistemini uyarır, vücuda girmiÅŸ olan mikrobu tanır ve hafıza oluÅŸturur. Daha sonra aynı mikrop vücuda yeniden girdiÄŸinde bağışıklık sistemi onu tanır ve hastalık yapmasına fırsat vermeden yok eder. Aşıların koruyucu etki gösterebilmesi için uygun dozda, uygun yaÅŸlarda ve belirli aralıklarla yapılması gerekir